Selim'in Diş Buğdayı 1. Yaşımız ve Doğum Hikayemiz Selim'in Gymboree Günlüğü >

23 Aralık 2013 Pazartesi

Tavada Kolay Pizza



Haftasonları falan insan yemek yapmak istemez ya bu tarifi tam da öyle bir zaman da yaptım. Kurtarıcım oldu, bayılarak yedik. Herkese de tavsiye ederim, o kadar pratik ki. Çok kısa bir zamanda mis gibi ev pizzanız hazır oluyor. Çocuklara da çok rahat yedirebilirsiniz, hoşlarınada gider eminimki.
Gelelim tarife;

Hamur için;
1 yumurta
3 yemek kaşığı yoğurt
1,5 yemek kaşığı sıvıyağ
1,5 su bardağı un
1/2 pk kabartma tozuMerhaba,
1 çimdik tuz

Malzemelerimizi bir kapta yoğuruyoruz. Daha sonra yağladığımız tavaya hamurumuzu yayıyoruz. Hamur çok kalın olmamalı, tava seçiminiz ona göre olmalı. Hamurun üstüne sulandırdığınız salçayı veya ketçabı sürebilirsiniz. Pizza malzemeleri tamamen size kalmış. Ben üzerine sucuk, zeytin ve bolca kaşar koydum ve kekikle lezzetlendirdim. Kekiği çok yakıştırıyorum denemenizi tavsiye ederim. 
Daha sonra kapağını kapadığımız tavamızı kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. Hamur çok çabuk pişiyor, o yüzden ara ara altını kontrol etmelisiniz ki yanmasın. Üst malzemeninde piştiğini göreceksiniz, hamurunuz da pişmişse pizza hazır demektir. Afiyetle yiyebilirsiniz.


 

25 Kasım 2013 Pazartesi

DOĞANA DOğumda Kadın Hakları Derneği Bildirgesi


DOĞANA, Doğumda kadın hakları için çalışan bir dernek. Aralarında doktorlar, ebeler, doulalar, doğum eğitmenleri, yoga eğitmenleri ve anneler var. Anne ve bebeğe saygılı, olumlu doğum deneyimleri için çalışıyor. Vizyonları, tüm kadınların hamilelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde, saygılı, aile odaklı ve kanıta dayalı bakıma ulaşabilecek bir Türkiye.

DOĞANA anneye ve bebeğe saygılı doğum deneyimleri konusunda farkındalık yaratmak için kendi yayınladıkları bildirgenin 8 maddesine örnek teşkil eden 8 kadının 8 doğum hikayesini içeren bir kitapçık yayınladı.
DOĞANA yayınladığı bu kitapçık ile hem doğum yapacak kadınlara ilham vermeyi hem de Doğumda Kadın Hakları Bildirisini kadınlara, ailelerine ve sağlık çalışanlarına duyurmayı amaçlıyor. Kitapçıkta yer alan olumlu doğum hikayelerinin hepsi ülkemizde son birkaç sene içerisinde yaşanmış. Hem doğal hem de müdahaleli veya sezaryen doğum örneklerinin yer aldığı kitapçık doğumda kadın haklarını gerçek hikayelerle açıklıyor.





DOĞANA DOĞUMDA KADIN HAKLARI DERNEĞİ BİLGİRGESİ

1. Gebelik, doğum ve lohusalık doğal süreçlerdir.
2. Her kadın gebelik öncesi, gebelik, doğum ve lohusalık dönemlerinde yeterli bilgi, eğitim ve kaliteli sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir.
3. Doğumun merkezinde kadın vardır. Doğum süresince aktif olabilmelidir.
4. Mahremiyet hakkı gebelik ve doğumun vazgeçilmez parçasıdır.
5. Her gebe doğumun başından sonuna kadar istediği kişilerden kesintisiz destek alabilmelidir. Buna kendi yakınları, ebesi ve doulası (doğum destekçisi) dahildir.
6. Kendisine ve bebeğine yapılacak her türlü tıbbi girişim konusunda kadın doğru ve tarafsız olarak bilgilendirilmelidir. Bu konularda kadının karar hakkına saygı duyulmalıdır.
7. Anne ve bebek bağı doğum sırasında ve sonrasında korunmalı ve desteklenmelidir.
8. Anne ve bebeğe, kamusal alanlarda rahatsız edilmeden, çalışma hayatında ise kısıtlanmadan, özgürce emzirme ve benzeri temel analık ihtiyaçlarını karşılayacak koşullar sağlanmalıdır.


http://www.dogumdakadinhaklari.com
Twitter @DOGANA_DERNEGI



30 Ekim 2013 Çarşamba

Annelik zor zanaat

Bu aralar o kadar fenayım ki bunu Selim'e yansıttığım için de kahroluyorum. Çocuk büyütmek gerçekten çok zor ve çok büyük sabır gerektiriyor. Yorgunluk, sıkıntı falan derken insan bazen kopma noktasına geliyor. Sanki el kadar çocuk anlayacakmış gibi de sesimi yükseltiyorum. Sonra daha kötü oluyorum, ben kötü anneyim niye bağırdım çocuğumu üzdüm diye içim içimi yiyor.

Mesela bugün gerçekten zor bir gündür benim için. Saniye yerinde durmadı desem yeridir yani. Uyuduğu 2 saatlik öğlen uykusu haricinde enerji tavan bir haldeydi resmen Selim. Öncelikle bir kavanoz pekmezi yere düşürerek başladı güne. Halimizi siz düşünün. Derken çok uykusu geldiği için dalana kadar ağlama krizi. Sonra oto koltuğuna kusma vakası. Tempomuz baya yüksekti bugün. Çocuğumun hakkını yemeyeyim uyku ve yemek düzeni gayet düzgün, doğduğundan beri herşeyimiz saatli. Birde öyle olmasa ne yapardım bilemiyorum. 

Çocuğunu tek başına büyüten, evi bal dök yala kıvamında olan, saçlar fönlü, makyajlı supersonik anneler gerçekten var mı bu dünyada? Bunu o kadar çok merak ediyorumki. Şayet varsa anormal olan benim demektir. Bu saydıklarımın hepsinin bir arada olması tamamen hayal bana. 

Peşpeşe çocuk doğuranlar ise tamamen kutsal varlıklar benim için. Ben şu anda hiç ama hiç düşünmüyorum. Büyük de konuşmak istemiyorum ama Allah gerçekten isteyene versin. Dünyanın en güzel duygusu, her isteyen tatsın inşallah. Selim'i büyütüp tam herşeyi yoluna koydum derken sil baştan yapacağımı düşünemiyorum bile. Belki de ileride bu sözlerim için pişman olacağım ama şu an ki duygularım aynen böyle.

Sende çok ama çok özür diliyorum kuzucuğum bugün için. Annen biraz gerildi sanırım, yarın çok güzel geçecek birgün bizi bekliyor inşallah. 
Şimdi sen mışıl mışıl uyu sabaha kadar...

3 Ekim 2013 Perşembe

Süt Maceramız

Dünya Emzirme Haftası sebebiyle bu yazım da emzirmek ve anne sütü ile ilgili. Ben bu mucizevi duyguyu yaşayamamış annelerden biriyim sütüm olduğu halde. Maceramız hastahanede başladı. Selim'i yanıma getirdiklerinde kuzucuğum bir türlü göğsümü tutmadı. Hemşirelerin denemeleri, büyüklerin tecrübeli hiçbiri işe yaramadı. Sonra pompa ile sütümü sağdık ve çıkan azıcık şeyi kuzuma içirdik. Ama ben onun hiç yetmeyeceğini düşünmüştüm. Sonradan bebek hemşiresinden öğrendiğim kadarıyla bebekler doğumdan sonra kendilerini beslenmeden 48 saat idare edebilecek depoya sahipmişler. Olsun bunu bilmek de anne yüreğimi avutmadı, yavrumun aç olduğunu düşündüm. 2 gün boyunca denemelerimiz devam etti fakat biz ancak biberonla verebildik.

Eve gelir gelmez de hastahane tipi bir pompa kiraladım. İlk günlerin psikolojisi, lohusa halleri derken kendimi bir inekten farksız hissediyordum. Sezeryanla doğum yaptığım için hareketlerim kısıtlıydı, zaten bebeğimle ilgilenemiyordum. Ancak süt sağma işinden sorumluydum ben. Çok şükür ki sütüm birkaç gün içinde fazlalaştı. Bir yandan sağmaya devam ederken, her beslenme öncesi de emzirmeye çalıştım bebeğimi ama nafile. Eve gelen bebek hemşiresiyle bile başaramadık. Ve ben bir ay sonra pes ettim ve tamamen sağarak vermeye başladım. Gerçekten çok zor ve meşakkatli bir süreçti. Gece gündüz demeden pompayla sıkı bir ikili olmuştuk. Her an heryerde tedarikli olmak zorundaydım, stoğumuz her zaman olmalıydı.

Bazı geceler stoksuz kaldığım oldu, hatırlamak bile istemiyorum. Neredeyse tüm gece sağmaya çalıştığım olmuştu ki Selim uyanmadan önce azıcık da olsa sütüm olsun diye. Çıkan miktarı görmek gerçekten sinir bozucu oluyordu, aman sütüm az mı geldi, yeter mi acaba, stok var mı soruları kafamı tırmalıyordu. Bir keresinde stoğum yoktu, eve geldim süt sağmaya. Pompa aniden bozuluverdi. Allahtan yakınımızda bir avm var, koştur koştur gidip yeni pompa almıştım. Eskisini servise yollayıp da beklemek gibi bir lüksüm yoktu çünkü. O kadar çalışmaya bir tak demişti tabi pompa. Gene de çok ama çok memnun kaldığım bir ürün olmuştu; Philips Avent'in elektronik pompası.

Bu maceraya ek gıdaya başlayana kadar devam edebildik. Ne zaman ki ek gıdaya geçtik, ben daha az sağmaya başladım. Zaten o kadar bunalmıştımki bu süreçten, biraz da ben sebep oldum sanırım sütümün bitmesine. Daha az sağmaya başlayınca süt de yavaş yavaş azalmaya başladı ve sonunda bitti. Ama yine de ilk 6 ay bebeğimi anne sütüyle besledim ve şu anda mama ile devam ediyoruz.

Emek isteyen bu süreci yine de alnımın akıyla tamamladığıma inanıyorum. Ve emziren annelerimize bol sütlü günler diliyorum.

19 Eylül 2013 Perşembe

Türkiye'deki İlk Uluslarası SEO Konferansı

SEOZEO, arama motoru optimizasyonu konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetleri sağlayan bir web girişimidir. 2011 yılı itibariyle Türkiye’nin en prestijli teknoloji geliştirme merkezlerinden Bilkent Cyberpark’a bağlı Cyberplaza’da faaliyetini sürdürmektedir. Türkiye’de bu alanda AR-GE yapan tek şirket olan SEOZEO, aynı zamanda dünyaca ünlü SEO kaynaklarından Moz’un ve Majestic SEO’nun Türkiye’deki ilk ve tek partneridir. Türkiye’nin ilk SEO etkinliğini SEOZONE 21 Eylül 2013 te gerçekleştirecek. Konferansa Yurtdışı katılımcıları için ücretsiz simültane verilecektir. Konferans saat 10:00 da Tuğçe Seven’in açılış konuşması ile başlayıp, konukların konuşmaları ile devam edip 17:30 da bitecektir. Etkinlik detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.tık tık

27 Ağustos 2013 Salı

Gece gece aklıma düşenler

Bir anda yazmak istedi canım, aldım hemen telefonumu elime gelen cümleler uçup gitmesin. Ne varsa aklımda hemen dökülüversin kelimelerle istedim.

Anne olmak, hastayken çocuğunun yanında turp gibi olmaktır.

Anne olmak, uykusuzluktan ölsen bile gecenin bir yarısı hiç uykun yokmuş gibi ateş nöbeti tutmaktır.

Anne olmak, yavrusunun bir gülüşüyle dünyaların onun olduğunu hissetmektir.

Anne olmak, yavrusu ağlamasında varsjn bütün gece uyumasın demektir.

Anne olmak, karşılık beklemeden sevgilerin en yücesini göstermektir.

Anne olmak, kırk yıl düşünsem anne olmadan asla anlayamayacağım duygular demektir.

Anne olmak, sorumluluktur.

Anne olmak, seni bir anda yüceltir.

Anne olmak, kutsaldır.


Bunları yazmak istedim, çünkü bir an eski beni düşündüm. Bu saatte kim için ne için uykumdan ödün veripte yatağın bir ucunda oturup beklerdimki. Heralde birtek annem için. Ama şimdi ben anneyim. Ve kuzucuğumun durup dururken yükselen ateşi beni mahvetti. Sabah ola hayrola diyorum, bir an evvel güneş doğsa artık. Çocuklar hiç hasta olmasa, anneler de böyle kahrolmasa. Çok şey mi istiyorum...

23 Ağustos 2013 Cuma

Hipp Organik Meyve Püreleri

Selim 6. ayını doldurupta ek gıdaya başladığımız zaman tanıştık Hipp markasıyla. Özellikle kış meyvelerini sevmeyen oğlum için Hipp kavanoz meyvelerden bolca tükettik. Gönül rahatlığıyla yedirdim diyebilirim.

Gelelim Fikirdenk ile Hipp'in ortak çalışması altında yeni ambalajındaki meyve püreleri denememize. Meyve püreleri bu sefer kavanozlarda değil, biberona benzer bir ucununda olduğu paketlerdeydi. Görüntü güzel ama işlevselliğii bence 1 yaş bebeği için pek uygun değil. Önce 1-2 tadına baktı Selim emzik kısmını ağzına götürdü. Fakat sonra paketin yarısını mama sandalyesine sıktı. Zaten gramaj olarak kavanozlardan az olan paketin yarısıda heba oldu. Selim için öğün olmaktan çıktı, ara bir atıştırmalık oldu. Bu açıdan ilk etapta gözüme güzel gözükse de bize uymadı. 
Bir daha bile bile Selim'in eline vermem heralde. Onun dışında beğenmediğin bir yanı olmadı. 

Meyve bitmezse, kapak kapanıp buzdolabında saklanma imkanı var. Geriye kalan meyve heba olmuyor. 

Birazda fotoğraflarımızla deneyimimizi anlatalım;







Ayrıca paketin kapağınıda çok sevdi, dakikalarca oynadı.







22 Ağustos 2013 Perşembe

Selim'in Kıbrıs Çıkarması

Bu Selim ile yaptığımız 3. Kıbrıs seyahatimizdi. Ama içlerinde en zevk aldığımız ve tadını çıkardığımızdı. Çünkü ilkinde Selim 2 aylıktı ve hiçbirşey anlamadı, minderlerin üstüne yatırıyordum ve öylece koyduğum yerde uyuyordu kuzucuğum. İkincisinde 8 aylıktı o zaman da yaz dönemi değildi, değişiklik olsun diye ailecek gitmiştik, denizin ve kumun tadını çıkaramadık.

Şimdi ise Selim neredeyse 13 aylık. Beraberce bol bol denize girdik, kumlarda oynadık. Harika zaman geçirdik, o kadar çok keyif aldımki anlatamam. Aslında gitmeden önce korkmuştum acaba rahat edebilirmiyiz sorun çıkarmı diye, ama hiç korktuğum gibi olmadı. Hatta evde daha çok yoruluyormuşum onu farkettim. Ne yemek yemsinde ne de uyumasında zorluk yaşadık. 

Selim o kadar sosyal ve çevreyle barışık bir çocuk ki etrafındaki insanları izleyerek, onlara gel gel diyerek tüm yemeklerini silip süpürdü. Bebek arabasına koyduğum an hemen uyudu. Henüz yürümeye başlamadığından o kızgın kumlarda bir emekledi ki anlatamam. Ben ayağımı basmaya çekiniyordum sıcak diye, o alıp başını gidiyordu korkusuz korkağım:))

Uçakta da problem yaşamadık çok şükür, ön ve arka sıramızda oturanlarada ayrıca teşekkür ederiz, onlarda Selim'le bol bol sohbet ettiler.

Herşey çok güzeldi, ailecek çok keyif aldık. Hatta eve geldiğimiz gün tekrar geri gitmek istedim, 5 günde yorulmadığım kadar yoruldum evde. 

Seneye artık daha da güzel tatiller bizi beklior olacak inşallah. Bu senelik yaz sezonunu kapattık. 

Biraz da tatil fotoğraflarımıza bakar mısınız?? 














13 Ağustos 2013 Salı

Happy Birthday Selim

1 yaş doğum günümüzü ramazan dolasıyla biraz gecikmeli kutladık. Geçen pazar günü aile büyüklerimizle beraber hem kahvaltımızı yaptık, hem de Selim'in pastasını kestik. İlk doğum günü olduğu için benim için unutulmazlar arasına girdi.

Bahçeşehir'de Pelit Pastahanesi'nin fabrikası var, içinde çok da güzel bir alanda brunch sunuyorlar. Çok güzel de bir oyun odaları var, çocuklarınızla gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz. Bizde orada kutlamamızı yaptık. Benim ve eşimin ailesi vardı sadece, az ama özdük:) 

Selim'in pasta keserken ki mutluluğunu sizlere anlatamam. Herkes bir yandan alkışlarla "iyiki doğdun Selim" derken, bu durum onunda çok hoşuna gitti ve kendini alkışladı. 

Benim için hatırası çok ama çok büyüktü o günün. Güzel kuzumun ailemize katılmasının üstünden koca bir sene geçmişti. Bir senedir ben bir anneydim. Uykusuz gecelerimizde olsa, mızmız günlerimizde olsa tek bir gülüş, içten sarılış herşeyi unutturuyor insana.

Fotoğraflarla günümüz;

Doğum günü çocuğu;



Paşamın pastası; 




Biz pastasını keserken, Selim'de kendini alkışlıyor...




Canlarım;






Bu fotoğrafta anneannem ve dedem de olacaktı ama kalkmaları gerekti ve fotoğrafımız onlarsız oldu:(





Ve günün sonu;









27 Temmuz 2013 Cumartesi

1. Yaşımız ve Doğum Hikayemiz

Bizim hikayemiz 04.06.2012 de başladı. Artık iki kişilik bir aile olmuştuk ama gene de eksik bir parça vardı. Sonra dünyamıza bir neşe kaynağı olsun istedik ve kasım ayında öğrendikki minik bir yürek bize doğru gelmek için yola çıkmış. Çok sevindik çok mutlu olduk ama ben nedense bir anda çok şaşkınlığa uğradım. Seni çok istiyordum ama yapabilecekmiyim anneliği başarabilecekmiyim korkusu kapladı biranda içimi. Hafif mide bulantılarıyla başladık yolculuğumuza. Ama anneciğini hiç üzmedin başından sonuna kadar çok güzel bir hamilelik geçirdim tabii babacığınında katkısı büyük. Her muayeneye beraber gittik büyük bir heyecanla seni görmeye. Ultrason fotolğraflarından bile kime benzediğini çıkarmaya çalıştık, baban kendine bense kendime benzetiyordum. Derken haftalar aylar geçti ama minik paşamız yerinden gayet memnundu hiç gelmeye niyeti yoktu. 40 haftamızı doldurduk ve doktorumuzla sezeryana karar verdik. O günü asla unutamam kalbim öyle bir atıyorduki nerdeyse yerinden çıkacaktı. Sonra akşam oldu sana kavuşacağım duygusunun mutluluğu ve huzuru kapladı içimi. Sabaha kadar otururum hiç uyuyamam heralde diye düşünürken o güzel duyguyla mışıl mışıl uyumuşum. Baban ve anneannen ise gece nöbetini benim yerime tutmuşlar bir dakika uyumamışlar. Ertesi sabah sensiz son kez baktım odana ve hastaneye doğru yola çıktık. Tarifsiz duygular eşliğinde 9 da senle kavuşmam için beni odadan aldılar. Saat 09.36 da 3,640 kg ve 53 cm boyunda bir melek dünyaya gözlerini açtı.







  Zaman nasıl geçti seninle inan hiç anlamadım anneciğim. Her geçen gün o kadar büyüdün ki gözlerimizin önünde seni hayranlıkla izler olduk. Babanında benimde her hareketinle gözlerimizi doldurdun. Sanırım en zor zaman denilen bebeklik kısmını başarıyla atlattık. Önümüzde bizi çok çok güzel günler bekliyor. Öyle güzel planlarımız varki seninle ilgili hepsini hayata geçirmek için can atıyoruz. İnşallah herşey istediğimiz gibi olur. Sen bizim evimizin neşesi, gülme sebebimizsin. Gözlerimin içine bakıp boynuma atlamıyormusun eriyorum canımın içi. Seni kucağıma aldığım ilk andan beri Allah'ıma şükrediyorum seni bize nasip ettiği için. Sağlıklı, mutlu, huzurlu, uzun ömürlü ol kuzucuğum. Ve bizim seni sevdiğimiz gibi sende bizi çok sev küçük sevgilim...

İlk muayene...


Dünyanın en güzel kokusu...


Çekirdek ailem...








13 Temmuz 2013 Cumartesi

Selim 11 aylık

1 yaş doğumgünümüze çok az kaldı ama ben ancak 11. Ayımızı yazabiliyorum. Selim'in peşinde koşturmaktan hiçbirşeye fırsatım kalmıyor. Selim uyuyor, hemen arkasından ben uyuyakalıyorum. Enerjim kalmıyor, ama bu bebeklerin enerjisi nasıl hiç bitmiyor anlayamıyorum. Son sürat koltuklara tırmanma, tutunarak gezme devam. Henüz yürümeye başlamadı ama kendi kendine ayağa kalkmaya başladı, sanırım yürümeside yakındır.

Oyunlardan ve oyuncaklardan daha çok anlamaya başladı. Top oynamaya bayılıyor, biryerde top görmesin alkışlar çığlıklar birbirini kovalıyor. Müziğe ve dansa bayılıyor. 

İlk berber maceramızı yaşadık, saçlarımızı kestirdik. Kötü olur diye çok korkmuştum ama çok yakıştı Selim'ime. Sanki bir anda büyüdü. 

Öncesi;

Sonrası;


Doğum günümüze çok az kaldı, heyecan dorukta. 1 sene nasıl da hızlı geçti hiç anlamadım. Ramazan dolayısıyla doğum günümüzü gününde kutlayamayacağız, bayramdan sonra kutlayacağız. Tüm detaylarımızı da sizlerle paylaşacağım.

11 aylık Selim kuzusu;







Sevgiyle kalın...

Yunanistan Maceramız


Bir macera peşine düştük, atladık arabamıza ve Yunanistan'a doğru ilerledik. Rotamız Kavala-Selanik-Halkidiki ve eve dönüş şeklindeydi. Eğer yanımızda annem ve babam olmasaydı böyle bir tatile Selim ile asla cesaret edemezdim. Nitekim 4 kişi zor idare ettik diyebilirim. Emeklediği ve yerde olmayı sevdiği için sürekli kucakta kalmak biraz sıktı kuzucuğumu.

İlk durağımız olan Kavala'da bir gece kaldık. Gider gitmez yemek yemeye gittik o kadar acıkmıştıkki. Soframızda oranın meşhur lezzetlerinden; kabaki, cacıki, kalamalari, ahtapot, karides vardı. 


Yunanlar o kadar rahat insanlarki artık yaz saati uygulamasına geçmişler 2'den sonra herkes siestada. Dükkanlar kapalı, sokaklar boş, kafeler full. Hayatımda bu kadar kalabalık kafeleri hiç bir arada görmemiştim. Uyuduk, uyandık ve rotamızı Selanik'e çevirdik. 

Yaklaşık 2 saat süren yolculuğu Selim uyuyarak geçirdiği için benim için iyi bir durum oldu. Selanik'in tam göbeğinde, merkezde bir otelde kaldık. Bizim İstiklal Caddemize benzeyen bir caddesi var; kafeler, mağazalarla dolu. Selanik'te Ata'mızın doğduğu evide ziyaret ettik. Fakat içine giremedik, restorasyon çalışmaları varmış. Çok eski bir geçmişi olmadığı için bu ülkenin gezilecek pek de müzeleri, tarihi yerleri pek yok. 



Selanik'te geçirdiğimiz 3 günün ardından Halkidiki'ye doğru ilerledik. Hayatımda gördüğüm en güzel denizlerden biriydi. Mükemmel bir koydu. Kuzucuğumda ilk deniz tecrübesini yaşamış oldu. Aslında ilk tatiline 2 aylıkken çıkmıştı fakat çok küçük diye denize sokmaya kıyamamıştık.

Selimcik su kuşu olduğu için gayet mutluydu.

 

Halkidiki'de o kadar güzel balıkçı köyleri varki anlatamam. Porto Carras, Porto Koufo gizli kalmış görülmeye değer mükemmel yerlerdi.

 




Buradada 2 gecemizi geçirdikten sonra düştük dönüş yollarına. Gelirken uğraya uğraya geldiğimizden yolu pek anlamadık ama dönüşümüz biraz daha uzun sürdü. Selim'i arabada idare etmek biraz zor oldu, çünkü sürekli hareket isteyen bir çocuk. Arka koltukta da araba koltuğu, annem ve ben olduğumuz için Selim'e kudurmak için pek yer yoktu. 

Çocukla yolculuk biraz zor olsa da gittiğimiz gördüğümüz yerler çok çok güzeldi. Hatta bu yazıyı yayınlamadan bir hafta önce kısa bir kaçamak yaparak haftasonunu Selanik'te geçirdik. İyi bir plan ve navigasyon aletiniz elinizde olsun, gitmesi çok çok kolay biryer Yunanistan. 

İşte muhteşem tatil ekibimiz; babam, ben, Selimcik, eşim, ve annem
İsteyenlere otel, yol, vize durumları hakkında bilgi verebilirim. Gide gele profesyonelleştik;)) 

Sevgiyle kalın...




29 Mayıs 2013 Çarşamba

Selim 10 aylık

Veeee artık 10 aylık olduk. Zaman mı su gibi geçiyor ben anlamıyorum yoksa koşturmaca içinde yuvarlanıp gidiyormuyuz. Artık evimizde 10 aylık kuduruk bir çocuk var. Çok hareketli, meraklı. Yerinde durmak bilmiyor. Emekleme son sürat devam, sıralamaya da devam ediyoruz. Bazen yerde otururken ayağa kalkmaya çalışıyor. Eller ve ayaklar yerde popo havada. Aynı hareketi uykusunda gözler kapalı bir şekildede yapıyor kuzucuğum. Yemek düzenimiz bu ay çok şükür ki daha iyi. Akşamları artık sofraya bizimle oturuyor ve kendine uygun yemek varsa beraber yiyoruz. Herzaman aslında biz yerken onu da mama sandalyesinde yanımıza koyuyoruz ki alışsın. Kuzucuğum 1 ay daha büyüdü ve 1 yaşına çok az kaldı. Sağlıklı, mutlu, huzurlu seneler seninle olsun inşallah Selim paşam...

İşte böyle bir afacan kendileri...



Sosyal Anneler'le Anneler Günü Kutlaması

Sosyal Anneler olarak anneler günümüzü hep beraber kutladık. 11 Mayıs günü Hippo Parti ve Oyun Evinde çok keyifli bir gün geçirdik. Ev sahipliği için bir kez daha Funda Hanım'a çok teşekkürler. Gelen annelerimize de bir kez daha teşekkür ediyorum. Herkes çok sıcak, çok samimiydi. Çok güzel sohbetler, paylaşımlar oldu. En büyük ortak noktamız " anne olmaktı". Ayrıca hediyeleri için de Fresh'n Soft'a çok teşekkürler.

Ben Selim'imi o gün anneannesinde bıraktım. Henüz küçük olduğu için ve pek kucakta durmadığı için rahat edemem diye düşündüm. Gelen çocuklarsa ablalarla oyunlar oynadılar. Selimcik büyüsün hiçbir etkinlikte yanımdan ayırmayacağım kuzumu:) 

Hippo Parti ve Oyun Evi'nden de bahsetmek istiyorum. Çok ama çok şirin biryer. Hele o bahçesine bayıldım diyebilirim. 3 katlı çok şeker biryer. Biz anneler alt kattaki kafe kısmında vakit geçirdik bahçe manzarasına karşı. Çocuklar orta kattaki oyun alanında oynadılar. Doğum günleri, diş buğdayları ve özel günler için harika bir mekan herkese tavsiye ederim.

Sosyal Anneler'imi ve bizlerle olan herkesi sevgiyle kucaklıyorum ve kocaman öpüyorum...

Güzel günün hatırası fotoğraflarımız;











Ve karşınızda SosyalAnneler;

Special design for Selim'li Zamanlar by GeCe